h3.post-title { font-family: 'Kaushan Script', cursive;}

5 Eylül 2014 Cuma

Mutlu Etmek İçin 'Küçük Şeyler'

Bir eylül akşamından herkese merhabaa:) Benim için bahar ayları yenilenme, küllerinden doğma evresi gibidir; önce durulur sonra canlanırım. Sararan yapraklarından kurtulan ağaç gövdesi gibi her bahar yüklerimden kurtulur, yenilenirim. Belki de bunun en basit yolu küçük şeylerden mutlu olmak ve mutlu etmektir. Aslında Üstün Dökmen'in de dediği gibi 'Neyin küçük, neyin büyük olduğu ve ya küçük şeylerden hangisinin ne ölçüde önemli olduğu görecelidir'. Bu nedenle küçük ama o denli büyük şeylerle mutlu etmenin de mutlu olmak kadar ruhun detoksu olduğuna inanıyorum. 

 Bunun bin bir türlü yolu var elbette, ilerleyen yazılarda sevgiliye yapılabilecek DIY hediyelerden bahsedeceğim fakat bugünkü DIY hediyelerim iş arkadaşlarım için sevgili arkadaşlar, devamı için beklemede kalalım:) Benim bu kendin yap projem için başlangıç noktam küçük saksı büyüklüğündeki kova şeklindeki gıda ambalaj materyalinden geldi. Sizin için de bu bir yoğurt kasesi, ya da rulokat kutusu tarzı bir şey olabilir.


Çok az malzemeyle yapılabilen bu projenin en uğraştırıcı kısmı sanırım tasarlama kısmı fakat ben şimdi sizlere bunu aşama aşama anlatacağım:

  • Öncelikle bu kutuyu nasıl bişeyle kaplamak istiyoruz buna karar vermeliyiz ve bunun için google amcamıza danışmalıyız tabi ki de:) Kısa bir taramadan sonra içinize sineni bulacağınızdan kesinlikle eminim. Eğer bunu birine yapıyorsanız karşınızdaki neleri sever diye düşünmeyi unutmayınız. Benim gözüme takılıp da seçtiklerimi şu şekilde gösterebilirim..







  • Ben bu görselleri kutunun tek yüzü olarak kullandım, diğer yüzü için ise kişiye özel isimlikler yaptım. Onu da şu şekilde anlatabilirim; internetten öncelikle bir arkaplan buldum.



  • Daha sonra bu arka plana buradan seçtiğim yazı tipinde isimleri yazdım ve bunları bir kırtasiyede sticker baskı olarak çıkarttırdım.




  • Sticker olarak bastırdığım kağıtları kovaya yapıştırdım; yapıştırması biraz zorlayabilir bu nedenle başlangıç ve bitiş noktasını hesap ederek yapıştırmakta fayda var. Aksi takdirde yazılar da desenler de kayabilir.



Sonuç da bu şekilde sevgili arkadaşlar:) Çok çok basit, 'küçük bir şey' ile arkadaşlarının yüzünde gülümseme görmek gibisi yok. Unutmamak gerek küçük şeyler aslında 'büyük' şeyler, çünkü mutlu olmaya neden'ler. 


Hoşça kalın, esen kalın.


PS: ve yine demiş ki sayın Dökmen  'Yaşamınızdaki küçük şeylerde büyük tatlar bulmak sizin sorumluluğunuzdur'.

21 Ağustos 2014 Perşembe

Dekorasyonda ''OMBRE''

Uzuunca bir aradan sonra herkese merhabaa:) Son günler blogu biraz ihmal edip sevdiklerine zaman ayırma günleriydi benim için. Elinden tutup o güzel insanların ucundan kıyısından beraber yakalamak gerekir zamanı, öyle değil mi?

Bugün sizlere son yılların dillerde dolanan, nedir bu ombre canım, türkçe konuş arkadaşım dedirten akımdan bahsedeceğim. Belki de bu kelimenin sözlük anlamını bilmesek de birçoğumuzun hayatına saç diplerinden uçlarına doğru yumuşak renk geçişiyle doğal saç trendiyle girdi diyebiliriz yanılıyor muyum? Bu yumuşak renk geçişinin sadece sizde değil evinizde de harikalar yaratacağını, yüzünüzü yumuşatan saçlarınız kadar odalarınızın da havasını tamamen değiştireceğinizi söylesem.. Bence siz de bu görsellerle saçınızla beraber evini de değiştirmek isteyenlerden olacaksınız, kendimden biliyorum:)










Sofralarınızda, tablolarınızda hatta kitaplarınızda bu uyumu yakalamak evinize renk katmak adeta. Pastel tonların ombreye daha çok yakıştığını söyleyebilirim, pembeler, maviler ve yeşiller tam da bu modanın esiri. Yine de ben ombrenin ev dekorasyonunda yakıştığı en gözde parçalar arasında 1.sırayı şifonyerlere veriyorum, gelin beraber bakalım.









Ve tabi ki 2. sıra perdelerin. Perdeler ev dekorasyonunun en önemsenmeyen, tek düze seçilen, yıldızı parlamamış assolistleridir adete. Bir evi vezir de rezil de eden onlardır, sanırım bu nedenle riske girilmez. Belki bu perdeleri görünce sizin de fikriniz değişir, ne dersiniz?









Vee 3.lüğü de duvarlara veriyoruum:) Perdelerle aynı kaderi paylaşan fakat son yıllarda kaliteli duvar kağıtlarının daha ulaşılabilir hale gelmesiyle yıldızı parlayan duvarlara.. Duvarda ombre geçişi o kadar çok videoda DIY projesi olarak yapılmış ki gözümü karartıp müstakbel evime deneyesim geliyor. Benim 'bu kafayla' boya badana işine girmişliğim de varken neden olmasın diyorum:)









Merdivenler, kaloriferler, korkuluklar bizi bekler, boyayı elimize almışken sakın ha bırakmayalım daha fırça vuracak çok yer var, gelin bakalım:)







Saçınızdan, odanıza, evinize bu akımın kulaktan kulağa fısıldarcasına ulaşması dileğiyle..

Esen kalın, 'hoşça' kalın:)



PS: Görseller google taramasıyla bulunmuş olup şahsıma ait değildir, emeğe saygı:)



7 Ağustos 2014 Perşembe

Beni Benden Aldı Chesterfield Modası

Chesterfield..Kimileri Kanada ve Amerika'nın bazı bölgelerinde eski dönemlerde iki ve ya üçlü koltukların tümüne verilen genel bir isim olarak kabul edildiğine ve bu şekilde günümüze kadar geldiğine inanıyor. Kimileri İngiltere civarında kol ve sırt kısmında bir dolu düğme bulunan deri kaplı, o zamanlarda kütüphaneleri süsleyen koltuklara verilen bir isim olup kulaktan kulağa geldiğine. Bazılarıysa Chesterfield'ın sadece koltuğun sırt kol ve arka kısımlarının düğmelerle donanması olduğuna.

Ben de üçüncü 'dedikodu'ya kulak vererek hepimizin bildiği 90'ların güzelim düğmeli koltuklarının modasını günümüze taşıyan tüm o güzel insanlara şükrederek müstakbel evim için de araştırdığım görsellerden, kullanım alanlarından, ay canımmm bu da güzelmiş hangisini alsam acaba dediklerimden bahsedeceğim. Bende bu düğme sevdası aldı başını gidiyor aa dostlar, belki yorumlarınızla nerede kullanmam gerektiğine karar verebilirim. Buyurun beraber bakalım..







Ben bu koltukları nasıl ve nerede kullanabilirim derseniz bunun başında oturma odaları ve çalışma odaları olabilir diyebiliriz.Evin tamamından ziyade ikili ve ya üçlü koltuktan bir tanesinin düğmeli olmasının daha dengeli bir tercih olacağını düşünmekle beraber hala tam olarak tercih yapamasam da sanırım düğmenin en yakıştığı parçanın berjerler olduğunu düşünüyorum :) Eminim bu görselleri gördüğünüzde siz de benim kadar kararsız kalacaksınız..








Yok benim hayalimdeki oturma odası ve ya çalışma odası bu konsepte uymuyor diyorsanız bence düğmelerin sihirli dokunuşlarının değdiği yatak odalarına bir göz atın derim. Düğmeli yatak başları hayalimdeki yatak cibinliğin modernize edilmiş formları olmasa ( bu konuya da daha sonra değineceğim:)) , favorim düğmeliler diyebilirim. Benim gözüme takılıp da bilgisayarımın köşelerine attığım görseller de şu şekilde, umarım size de ilham verir haydi bakalım..







Evim dayalı döşeli ama bunlarda da içim kaldı diyorsanız mevcut mobilyanıza tamamlayıcılarla hareket katabilirsiniz. Düğmeli puflar, uzanma koltukları sizleri bekliyor..





Ah benim bu düğmelerle başım dertte anlayacağınız, şimdi top sizde.. Sizin tercihiniz hangisi?


 Esen kalın, 'hoşça' kalın..
evdeduzulecremedebrulee

PS: Görseller google taramasıyla bulunup kullanılmıştır, bana ait değildir.. emeğe saygı:)