h3.post-title { font-family: 'Kaushan Script', cursive;}

24 Temmuz 2014 Perşembe

DIY projeleriyle dolu bir nişan nasıl olur ? Vol.1

Nişan, düğün, bekarlığa veda, doğum günü partisi gibi organizasyonların özellikle kadınlar için daha kompleks ve ayrıntılarla dolu olduğunu düşünüyorum. Masaların düzeninden, dans müziğine, fotoğraf çekiminden, ikramlara kadar her aşama ayrı bir çalışma ve emek gerektirir. Ayrıntılara önem veren her insan gibi ben de kendi nişanımın kusursuz olması için aylar öncesinden neler yapabilirim diye araştırmalar yapıp, her ayrıntıyı bir DIY projesine dönüştürdüm ve tüm organizasyonu müthiş bir yorgunluğa rağmen kendim organize ettim. İnanın çok zevkli ve tatlı bir yorgunluk oldu. Bu gün sizlere de kendi organizasyonlarınıza ışık tutması fikir vermesi açısından iki küçük projeden bahsedeceğim. Fakat ayrıntılar bunlarla da sınırlı kalmayıp gelecek yazılarda da farklı projelerle bir yazı dizisi halinde devam edeceğim, nefesleri tutalım beklemede kalalım :)

İlk projemiz masalarımızı süsleyen çiçeklerimize kişisel ayrıntı katan vazolarımızla alakalı. Neler lazımmış bu proje için bir bakalım.

               




Yarım litrelik konserve kavanozu, sicim, şeklini ve yazacağınız büyüklüğü seçtiğiniz isim ve tarihlere göre hazırlanmış kaşe, silikon tabancası, ikeadan aldığım renkli kağıt ip ve puantiyeli bant yapacağımız bu proje için gerekli olan materyaller. Sicim silikon tabancasıyla yapıştırılarak kavanozu saracak, pembe karton üzerine basılan kaşeyle etiket hazırlanacak, kavanozun tırtıklı ağzı bantla kamufle edilecek ve son olarak da pembe kağıt ipin ucuna etiket de eklenerek fiyonk atılarak süslenecek. Anlatması uzun, yapması kısa süren bu projenin sonucu da şu şekilde, umarım beğenirsiniz :)



Hazırladığımız her kavanozu yakın misafirlerimize gecenin sonunda farklı farklı amaçlarla kullanılmak ve o gecenin hatırası olarak hatırlanmak için armağan ettik. Belki de bu konserveden oluşabilen en anlamlı hediye olabilir diyebiliriz, umarım sizin de böyle mutlu bir gününüze anlam katan kendi ellerinizden çıkan kavanozlarınız olur.


İkinci projemizin ismi ise 'parmak izi ağacı' projesi. İlk olarak bir arkadaşımızın hayali olarak duymuştuk bu projeyi, kafamızda şekillendirememiştik ve ardından bir google taraması yaptık nedir parmak izi ağacı diyerek. Gelin beraber bakalım neymiş bu parmak izi ağacı..

**



**


**



Yapılan önceki çalışmalar genel olarak bilgisayar ortamında yapılmış ve ya kara kalem çalışmasıyla hazırlanmıştı. Parmak izleri için renkli mürekkepler kullanılmıştı. Bu şekilde sade ve kolay kuruyan bir çalışma elde edilebileceğini düşünüyorum. Hatta yanlış hatırlamıyorsam şahsınıza parmak izi ağacı sipariş edebileceğiniz, renkli mürekkepleri bulabileceğiniz yerler de mevcut, sadece biraz zaman ve biraz google taramasıyla halledilebilir ve özel gününüzden size çok güzel bir hatıra kalabilir :)

Hayatımıza giren ve mutlu günümüzde bizlerle olan her misafirimizin gelecek evimize iz bırakacak olması fikrinin bizi bu denli heyecanlandırmasıyla yağlı boya resimleriyle uğraşan ablamın kanına girdik ve bu projeyi bir yağlı boya tablosuna dönüştürdük. Sevgili arkadaşlar patenti tamamen kendisine aittir :) Gelin bizim parmak izi ağacımıza, projenin yağlı boya versiyonuna beraber bakalım..


 Biz arka plan olarak güneş ışınlarından esinlenerek turuncunun açık tonlarını kullandık. Parmak izleri için de nişan için tuttuğumuz mekanın girişinde bir masa ayarlayıp renkli renkli yağlı boyalar yerleştirdik.Herkes kendi ruhunu yansıtan rengi seçerek dokundu her bir dala, herkesin farklı farklı izler bıraktığı gibi hayatımıza farklı renklerde, şekillerde ve boyutlarda..Tabi ki misafirlerimiz için durumu açıklayan ve tablonun önemi belirten bir açıklama pankartı hazırlamayı da unutmadık. Daha sonra biz de isimlerimizin altına izlerimizi bıraktık birbirimize benzeyen renklerde, hayatını birleştirmek belki de rengini de alıp karışmaktı birbirine.

Sevgi dolu günlerle esen kalın, 'hoşça' kalın.


** PS:  **İşaretli görseller google araştırması sonucu bulunmuş olup tarafımdan çekilmemiştir, emeğe saygı :)

21 Temmuz 2014 Pazartesi

Dekorasyonda Geometrik 'Çizgi'ler

Boş bir kağıda telefonla konuşurken ya da sıkıldığım bir anda, derstte, toplantıda karaladığım ilk şey üçgen kenarlıklar ve çizgilerdir benim. Belki de bu yüzden dekorasyonda, kıyafetlerde geometrik detayları çok seviyorumdur. Siz de benim gibi geometrik 'çizgi'lerin tutkunuysanız gelin şu fotoğraflara beraber bakalım:)










Çizgilerin belki de en çok siyah-beyaz ikilisine yakıştığını söyleyebiliriz, siyah ve beyazın asilliğinin diğer tüm renkleri gölgelediğini düşünenlerdenim. Bu renklerle eve ayrı bir hava katarken detaylarda bu çizgileri yakalamak, genele yaymamak bence daha doğru olacaktır. 
















 Renkli çizgileri salonumuzun, mutfağımızın, yatak odamızın baş köşesine yerleştirmek ve onları evin parlayan yıldızları yapmak mümkün. Bu fotoğraflara baktıkça sizin de herhangi bir tanesini evinizde konuk etmek içinizden gelmiyor mu?

Çizgilerin karalanan kağıtlardan uçuşup evinizin her köşesine konması dileğiyle.. Esen kalın, hoşça kalın.



** PS: Görseller google araştırması sonucu bulunmuş olup tarafımdan çekilmemiştir, emeğe saygı :)




19 Temmuz 2014 Cumartesi

Akıllı Paketler

Zeki insanların gerçekten bir büyüsü var buna inanırım, dokundukları her şeye bir 'farklılık' katarlar. Bu yüzden akıl almaz, 'ah ben bunu niye düşünemedim' dediğimiz, gülerken düşündüğümüz tasarımlar bu insanların varlığıyla ortaya çıkar. Bugün ben sadece bunlardan 'gıda' ile alakalı olan 'akıllı paketler' den bahsedeceğim. Belki bundan sonraki yazılarımda da yine bu akıllı paketlerin başka alanlardaki versiyonlarını seslendiririm kim bilir.





Benim gibi yedikten sonra 'tüh ya yemeseydim' deyip kalori hesabı yapanlardansanız gıdaya farklı bir boyut katıp ince bir espriyle teselli bulmak için kadın ruhundan anlayan bu akıllı paketler harika bir fikir. En yakın zamanda Türkiye'deki versiyonlarını da heyecanla beklemekteyim. Nerede bizim zeki, çevik, tasarımcı gençlerimiz :)

Son olarak da paylaşmadan geçemeyeceğim beylerin derdine deva paketler. Eminim artık beyler ellerini kollarını erzakla doldurmadan evlerine dönmeyecekler :) İşte sizin için six pack paketler..


Gülümsemenizin eksik olmadığı bir hafta sonu dileğiyle, esen kalın hoşça kalın :)




** PS: Görseller google araştırması sonucu bulunmuş olup tarafımdan çekilmemiştir, emeğe saygı :)

18 Temmuz 2014 Cuma

Kapı Gibi 'DIY'

İlk yazımı bir 'do it yourself ' ile açmamam olmazdı diye düşünerek 'kapı gibi bir DIY' ile karşınıza geldim! Bu konuda yaptığım, yapacağım o kadar çok proje var ki hangisiyle başlamam gerektiğini bir türlü karar veremedim. Sonunda benim de en yakın zamanda kendi evime yapmak istediğim ve şu ana kadar rastladığım en yaratıcı projelerden biri olduğu için sizlerle paylaşmak istedim.Peki nedir bu 'kapı gibi DIY' projesi?



Geçtiği her eski eve bakılı kalan gözlerim belki de ilk kapılara takılır. Özellikle bilirsiniz renkli boyanmış, eskimiş, ya da ham ağaçtan olan demir tokmaklı kapılar, kim bilir ardında neler yaşadılar.. İşte bu proje tanıdıklarında, eskimiş bir evde ya da evinin ardiyesinde böyle yaşanmışlıklarla dolu kapısı olanlara. Tabii olamayanlar da 'vay be belki bir gün tesisat borularının bile lamba vs. yapıldığı günümüzde kapıdan da masa yapılır da alırız ' diyebilir. Ben şu an her iki gruptayım sanırım, karar veremiyorum.


Bu projenin ilk nerede karşıma çıktığını ayrıntılarını hatırlamamakla beraber fikrin beni büyüleyip anneannemin eski evinin kapılarını incelerken buldum kendimi. Nasıl bir kapı ya da nasıl bir masa/ sehpa istediğime henüz karar veremedim. Gelin neler yapılmış beraber bakalım!






Kapıdan masa/orta sehpa mı olur diyenler neler olmuyor ki; kitaplık, askılık, mumluk benim bulabildiklerim.. Hayal gücünüze sarılıp siz de neler yapabilirsiniz bir bakın. Şimdilik benden bu kadar, hoşça kalın :)





** PS: Görseller google araştırması sonucu bulunmuş olup tarafımdan çekilmemiştir, emeğe saygı :)

17 Temmuz 2014 Perşembe

Düdüğümü de aldım geldim

Merhabaa, sayfama sefa geldin hoşgeldin.

Merhaba diyebilmem bir hayli zaman aldı, sonunda ben de düdüğümü aldım geldim. Küçükken ablam sözü çok geçtiğinde anneme düdüğüm yok benim diye trip attığım, 'haydi kampa' da inek obasını pembe düdüğümle uyandırdığım, kısacası sesim 'sesle'mediğinde beni, dilime ses olan düdük bu düdük işte. İnsan konuşmak, sevmek, yürümek, koşmak kadar yazmaya da ihtiyaç duyuyormuş meğer. İşte bu nedenle koşarak geldim yazmaya düdüğüme ses olmaya, evime uğrayan Créme Brulee'min tadına varan herkese 'Merhaba'..

Gelelim geçerken uğrayıp, bakıp da takıldığınız bu blogta sizi nelerin karşılayacağına. Tasarım ve dekorasyon konusundaki sonsuz merakım, algıda seçiliğin azizliğine uğrayıp ufacık bir yerde yakaladığım 'farklılığa' ayırdığım saatlerimin derlemesini bulabileceksiniz. Bunun dışında; stil, seyahat, fotoğraf, resim, spor, yemek,  alışveriş, organizasyon gibi kısa lafın uzunu hayatıma dokunan, izi kalan, uğrayan, geçip giden her kareyi sizlerle paylaşacağım. Aklınıza kimdir bu blogger'cık' ne biliyor da anlatıyor derseniz eğer bir mühendisin gözünden tamamen merakının törpülenmesiyle öğrendiği, araştırdığı, okuduğu, gördüğü,göreceği, öğreneceği,okuyacağı her şeyin buradan seslenmesidir. Sesimi sık sık buralarda duyacağınızdan emin olabilirsiniz, evime sesime kulak vermeye, görüp de bakmaya, bakıp da bruleemi tatmaya beklerim. 

İlk yazımı müsadenizle yolcu yolunda gerek diyerek uzun yol şarkılarını birlikte dinlemeyi temenni ederek, türk filmlerinden fırlamış bu cümleyle tamamlamak istiyorum. Esen kalın, hoşça kalın.


Fransa'nın bağrından kopup gelmiş:
Ev dé görüle & Créme dé Brulee